2 Şubat 2025 Pazar

yarı ben - aynı ben ...

 

                                 Yarı ben , yarı o , yarı birlikte , yarı yalnız , yarı aşağıda , yarı yukarda

Haziran ayından şimdilere kadar yaşamımda ertelediğim  sinema için , tekrar masaya oturmam gerekliliğini hissettim. Bu benim için asla vazgeçebileceğim bir konu değil. Bıraktığım uzun bir iş yaşamıydı. Bıraktıklarım için inanılmaz bir duygu içerisindeyim şu geçtiğimiz sekiz ay boyunca. Mesai – çalışıp para kazanmak bana akıl almaz geliyordu gerçekten.  Para kazanma adına kendime yaptığım itirazı kimseye anlatamadım. Nasıl yani ? çalışmayacak mısın ? he oxlım çalışmayacam. Paranız da kariyeriniz de sizin olsun J . Ruhum böyle bir yaz ve sonbahar geçirdi.  İlgi alanlarım bir bir yok olma tehlikesi altındaydı. Bir odaya bir bilgisayara ve yeteri kadar tütüne ihtiyacım olduğunu anladım.

Neyse ki iyi dostlarım var. Aynı zamanda bir liderin koruması altındayım.  Evimde kokusu muhteşem olan insanlarla yaşıyorum.  Birbirinden iyi birbirinden güzel  insanlar var hayatımda. Platon gibi birçok düşünür iyi ve güzelin bir orantı ya sahip olduğunu söyler. Matematiksel bir orantıdır bu.  Sadece iyi olabilirler veya sadece güzel.  Hayatımda olan insanlar için Güzel ile iyi bir arada değiller.

Bir başkası olmayı hiç düşündünüz mü ? ortalama bir yaşınız olduğunu düşünün , ve yaptığınız bütün kötülükleri … eşinizi , çocuklarınızı da düşünün . Birde aynı insan farklı bir beden de nasıl olabileceğinizi düşünün ?  Aslında bir kimlik arayışından bahsediyorum. Bizler , varlığımız, dilimiz , saçlarımız , ayaklarımız , cinsel organımızda dahil bu bedene ait hisseder miyiz …  Bütün bu arayışların temelinde “kendini gerçekleştirme” olduğunu söyleyebilirim. Çoğu zaman  Toplumun kimlik olarak  tanımladığı; cinsiyetin ne olduğu dayatması ile karşımıza çıkar. Bu kimlik-cinsiyet dayatmasında daha önemli olanın bireylerin kendilerini nasıl tanımladıklarıdır. Kadın veya Erkek kalıplarına meydan okuyanlar var …

 

Her zaman iki kişiydim, gerçek benliğim ve onu gölge gibi takip eden canavar…

Jacques Audiard gibi biri çıkar ve bize ; Meksika’da bir uyuşturucu kartelinin hikâyesini anlatır. Karla Sofía Gascón ise başrolde trans bir oyuncu. Sinema tarihinde ilk defa  Oscar- Cannes- Altın Küre ye aday gösterilen ilk trans oyuncu . “Emilia Pérez” ‘i  izledim . bu kadar kelime bu film içindi. Film iyiydi.  Oyuncular ise güzeldi. Müzikal bir ortam düşünün aynı zamanda suçların işlendiği bir film izledim. Uyuşturucu karteli falan denildiği zaman zaten suç ve ölümlerin olabileceğini düşünürüz ki Meksika zaten uzun zamandır uyuşturucu kartelleri ile gündemde. Gündemde olan konu ise Kayıp yakınları.

                Emilia Pérez, suç örgütünün lideri olan Manitas’ın cinsiyet değiştirmek için avukat olan Zoe Saldaña dan yardım ister. Ve cinsiyet değiştirme ameliyatları başlar. Ameliyatı yapacak olan doktor ile avukatın diyaloğu aslında anlatmak istediklerimi ve filmin anlatmak istedikleri açısından önemliydi . – hanımefendi ben sadece bedene müdahale edebilirim – deri ve kemikler tamam ama ruhunu tamir edemem. Erkekse erkektir – kadınsa kadın – kurtsa kurttur ama kurtsa sizde koyunsunuz demektir. Savaşırım ama savaşları durduramam . der Doktor . Avukat ise – bedeni değiştirmek bir toplumu değiştirir. Toplumu değiştirmek ruhu değiştirir – ruhu değiştirmek toplumu , toplumu değiştirmek ise herşeyi değiştirir.

 Değiştirmek için fikrimizi mi yoksa bedenimizi mi değiştirmeliyiz ?   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

sonsuzluk üzerine

lütfen bu müzik ile dans ediniz   https://www.youtube.com/watch?v=LIszIPWBjFU                                         Bütün duyguları anlatm...